Sunday, November 29, 2009

Benim vicdanım, senin vicdanın, onun vicdanı.



Aklıma takılır ortak vicdan meselesi... Vicdan bireysel yetenek olarak algılanabilir, doğuştan gelen.. Ya da toplumsal bakış açısıyla, öğrenilen, kültürel öğrenimler ve değerlendirmelerle ortaya çıkmış bir öğreti denebilir. Bu durumda bile kişide öylesi bir yargılama durumunun oluşabilmesi için doğuştan gelen bir “vicdanen yargılama bilinci” olması grektiğini düşünüyoruz sanırım. Türk Dil Kurumu Vicdan kelimesini şöyle açıklıyor, “Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç”. Bu durumda tabii Vicdanlı kelimesini, Vicdanı olan, Vicdansız kelimesini ise Vicdan’ı olmayan olarak açıklıyor!

Yani vicdanlı olan bu gücü içinde doğal olarak taşıyan veya öğretiyi çabuk kavramış ve hayata aksettirebilmiş olan mı? Vicdansız olan kişi kendi ahlaki durumu üzerinde dolaysız bir yargılamada bulunamayan mı? Yoksa toplumsal açıdan bakarsak “vicdan” öğretisini bir türlü kavrayamamış olan mı? Kafamı en çok kurcalayan ise şunlar; bana vicdanlı olan sana vicdanlı mı? Benim vicdanım bana, senin ki sana mı?

Bana vicdansız (vicdanlı) gözüken birisi başkası için dünyanın en ahlaklı (ahlaksız), kendini bilen (bilmeyen) , başkalarına iyi davranan (davranmayan) insanı olabiliyor. Şimdi birisi yakın ilişki içinde bana acayip kötü davranıyor diyelim, tanıdığım herkes o kişinin vicdanlı bir insan olduğunu düşünüyor. O vakit nasıl çözeceğiz bu durumda ortak vicdan meselesini? Geldi dayandı mı konu yine bireyselliğe? Hadi bakalım... Freud yaşasaydı da iki çift laf etseydik şu süperego konusuyla ilgili.


Toplumsal değer yargıla(mala)rı!

1 comment:

Anonymous said...

Bir de Vicdan diye kadın ismi var. Bir de o var...